Biz Azeriler
Ay özümü o ezdiren günlerim,
Ağaç minip at gezdiren günlerim...
Uşak olup küsüm mü yollarını kesim mi
Teki gözelim getmeyesen diye
Biz Azeriler de has ekmek yapma fırını. O meşhur kete, haşhaşlı ve köy somunu bu fırınlarda yapılır.
Ekmek yapmaya hazırlananlar. Zeynep Karaca, Hacı Belgüzel Büyükgöçer ve Muradiye Karaca
Bu resmi cekerken zaman dardı Ankara'ya dönmemiz gerekiyordu. Ekmeklerin pişmesini bekliyemedik. Resimleme acısından sıcak kete ve köy ekmeği yemek için hem Zeynep yengeden hemde Hacı Belgüzel yengeden ekmek alacagımız var, kolay gelsin.
BİZ AZERİLER
Azeriler ya da Azerbaycan Türkleri ya da Azerbaycanlılar yer yüzünde 50 milyon civarında kişiden oluşan halktır. Çoğunluğunu güney Azerbaycanda yaşamakla beraber kuzey Azerbaycanda 8 milyon, Rusyada 2,5 milyon, Gürcistanda 500 bin ülkemizde'de 250 bin azeri yaşadığı tahmin edilmektedir. Toplamda 50 milyon üzerinde azeri yaşadığı bilinmektedir. Azeriler Türktürler ve kökenleri Oğuz Türklerine dayanmaktadır. Sovyet Rusya döneminde yapılan propagandalar nedeniyle bazı Azeri Türkleri Türk halkı ve Türk dili yerine Azerbaycan halkı ve Azerbaycan dili terimlerini kullanmışlardır. Aslında Türklerdir. Sovyet rusya'nın zulmüne dayanamayan Azeri türkleri
1876 Yılında rusyanın Karabağ bölgesinden Anadoluya göç başlamıştır. Bu göç 1895 yılına kadar sürmüştür. Rus zulmünden kaçan Azeriler Osmanalılar tarfından ceşitli illere yerleştirilmiştir. Bunlardan bazıları Kars, Iğdır, Ardahan, Muş, Van, Ağrı, Erzurum, Sivas, Tokat, Çorum ve Amasya dır.
ilimiz olan Amasyada başta köyümüz olmak üzere Uzunoba, Alebedir, Fındıklı Merzifonun köylerinden Korduzün, Kürtler köyü ve bu köyler bilinen azeri köyleridir.
EY TÜRK MİLLETİ!!!
İnsanlık seni tarih sahnesine çıktığın günden bu yana yiğitliğinle, mertliğinle, baş eğmazliğinle, vatanseverliğinle, adaletinle tanıdı. Sen ki çağ kapayıp çağ açan, Hz.Peygamber'in övdüğü yüce bir milletsin. Şimdilerde namerde muhtaç olmuş, el kapılarında aman dileniyorsun. Eskiden senden icazet alanlara yalvarır oldun.
Birileri büyü mü yaptı sana, gözlerini mi
bağladılar, yaşadığın topraklarda neler oluyor !?
ATALARIMIZIN CANI UĞRUNA MUHAFAZA ETTİĞİ BAYRAĞINA SAHİP ÇIKAMAZ OLMUŞSUN! Sokaklarda birkaç kendini bilmez yakıyormuş şanlı bayrağımızı, paramparça ediyormuş meydanlarda, bunlar doğru mu ey Aziz Millet ?
Ey Aziz Türk Milleti, bir kez daha titreyip kendine
gelmenin vakti geldide geçiyor bile!
Titre ve kendine dön. Özünü hatırla. Tarihini ve değerlerini unutma, unutturma!
Ey Türk !Üste mavi gök çökmedikçe, alta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir....
---------------------------------------------------------------------------
GERCEK BİR HİKAYE
Sizlerle yaşanmış, hemde Ayrancı köyünde gercek bir hikayeyi paylaşmak istedim.
Olayı bize hikaye'e konu olan kahramanlarımızın torunu anlatacak
Ben Ayca Yağcı; Ahmet ve Azime Yağcı'nın kızlarıyım.
Büyük dedemle ilgili bi anıyı paylaşmak istiyorum sizlerle. Çaylar dedem, Azerbaycan'dan göçüp Ayrancı Köyü'ne yerleştikten sonra yeniden Osmanlı-Rus harbi için geri gitmiş. Gitmeden önce Hurda nenemle evlenmiş ve onu annesinin yanına bırakmış. 9 sene gelmemiş Çaylar dedem, Hurda nenem beklemiş kocasını. Ve dedem 9 sene sonra trenin altında 1 kg şekerle idare ederek başka hiçbirşey yemeden dönmüş yurda. Bu kadar sene içerisinde Hurda nenem Çaylar dedemi seferberliğe gönderdiği gün ki elbisesini hiç üzerinden çıkarmamış eskiyen yerlerine yama yapıyormuş. Çaylar dedem geldiğinde Hurda nenemi aynı kıyafetle fakat üzerinde elbisenin kendi kumaşından küçük bi parça kalmayan tamamı yama olan kıyafetiyle bulmuş....bu da azeri bi kadının kocasına olan sadakatını gösteririr. Ben duyduğumda çok etkilenmiştim.
---------------------------------------------------------------------------
AZERİ HİKAYESİ
Dovşanın Gulağı Niye Uzundu
Bir defe Dovşanla Goyun rast olurlar. Gerara aldılar ki, ömürleri boyu bir-birinden ayrılmasınlar. Goyun Dovşana dedi:
- Gel, özümüze koma tikek.
- Tikek de. Ne deyirem?
Ertesi günü Dovşanla Goyun meşeye taxta-şalban dalınca getdiler. Enli, gövdeli bir ağaca yaxınlaşdılar. Goyun dedi:
- Men bu ağacı kökünden gırıb, yere yıxaram.
- Gıra bilmezsen?
- İndice gıraram, görersen.
Goyun dal-dalı gaçıb ağaca bir kelle vurdu. Ağac tappıltı ile yere yıxıldı.
Dovşan fikirleşdi, ağac gırmag ne asanmış? Bunu men de bacararam. Onlar başga ağaca yaxınlaşdılar. Dovşan dedi:
- Bu ağacı men de gıracağam.
Goyun gülü-güle dedi:
- Bacarmazsan.
- Men gırım, sen de tamaşa ele.
Dovşan dal-dalı gaçıb alnını zerble ağaca vurdu. Ağac terpenmedi. Dovşanın başı ise çiyinleri arasına keçdi. Goyun dostuna kömek etmek üçün yaxına geldi.
- Möhkem dur, gulaglarından tutub başını çiyinlerinden çekib çıxardacağam.
Goyun Dovşanın gulaglarını buraxmadı. Dovşanın başını çiyinlerinden dartıb çıxartdı. Gulaglarını ise az gala yerinden goparacagdı. O, vaxtdan beri Dovşanın gulagları uzundur.
AZERİ MUTFAĞI
Merhaba,arkadaşlar.Resminden de anladığınız gibi bu bir Yaprak Sarmasıdır.Bizlerde buna Yarpag Dolması derler.Yaprak Sarması bildiğim kadarıyla uzun ve ince sarılır.Azerbaycanda ise bu dolmaları küçük ve kare biçiminde sarıyorlar.Bunun için de asma yaprağının küçük olanları tercih edilir.
HANGEL
250 gr qıyma
500 gr un
100 gr soğan
250 gr tere yağı
sarımsak
yoğurt
hamur yoğurulacak.yayılacağ. sonrada sazda pörtülecek.sonra kup şeklınde doğranacak.sonra sıcak su qaynadıktan sonra içine dökulup 10 dk pörtülecek.kıyma soğan ile kavrulacak.tuzu ve karabiberi koyulacak. pörtulmus fetirler tabağa servis yapılır.üzerine kıyma konur.isteğe görede eritilmiş tere yağı üzerine ilave edilebilir.daha sonra hazırlanmıs sarmsaklı yoğurttan üzerine dökulur. ve buyuk bır afıyetle yenır. Afıyet olsun...
UMAÇ HELVASI (ÖLÜ HELVASI)
MALZEMELER: 250g un 150g yağ Az su ŞERBETİ İÇİN: 250g şeker 1su bardağı su Yarım limonun suyu
YAPILIŞI: Önce tencerede şeker,su ve limon suyu kaynatılarak şerbet hazırlanır. Unun üzerine az su serpilerek umaç yapılır.
Tavaya yağ konur.Umaç ilave edilir ve altın rengine dönüşünceye kadar kavrulur.Şerbetin tamamı ileve edilir ve bir kaç dakika daha kaynatılır.Sıçakken tabaklara çekilir ve kaşıkla süsler yapılır.Afiyet olsun! |
| |
ÖZ TÜRKÇEMİZ
Düzgün MISMILdır; başörtüsü, BÜRÜK
Lahana, KELEM; dağ armudu, ÇÖRDÜK
İştah'a, MADA; azıcığa, ECCÜK
Alkışa da ÇEPİK, diyorlar bizde.
Merdiven, BADALdır; sebze de ZAVZU
İğneye, BİZ derler; dibeğe, SOHU
Sitil, KOVA dır; ceket ise SAHU
Sedir'e de MAHAT, diyorlar bizde
PETNİ yem yeridir; arazi YAZU
GÖCEK köşedir; yumruk ise MUŞMU
Balçığa, LIĞIRT; ev duvarına ÇANDU
Civciv'e de CÜCÜK, diyorlar bizde
Banyo yapmak, YUNMAK; bol ise FOLTAH
Hindi CULUH tur; sac ekmeği,CIZLAH
Patatese GOSTİLl; sahi'ye,ESSAH
Kızılcığa, ZOĞAL, diyorlar bizde
Takunya,NALİNdir; çok fazla,ZEBİL
İçi boş KÜFÜKtür; katmer'se, FETİL
Şubata,GÜCÜK; yatağa da MİTİL
Belki'ye,ELLAĞAM diyorlar bizde
Biber, İSSOTtur; sırık ise HEREK
Elbise URBAdır; kilitse FİREK
Fasülye,ÇİĞİT; raf ise,TEREK
Muşmulaya, DÖNGEL diyorlar bizde
Salon, HAYAT'tır; sürekliyse, FASA
Keh, UÇURUMdur; sığ yer ise YOHA
AŞGANA, mutfak; işte'yse DEYDAHA
Çınar'a KAVLAĞAN diyorlar bizde
AĞLEŞ, dur demek; yazma ise ÇEMBER
AHACUK, iştedir; bakır kap, LENGER
Yufkaya,İŞKEFE, salçaya PELVER
Mandaya da KÖMÜŞ diyorlar bizde
Azıcık, BİDIHIM; tatsızaSARSUH
BODUÇ, su kabıdır; ayran da GATIH
İşkembeye MİMBAR; çiviye de MIH
Bileziğe GOLBAĞI diyorlar bizde
ŞİP, çabuk demek; rezil de İLEZİR
FORUZ, horozdur; kevgir di İLİSTİR
Kaynağa GÖZE, peçeteye PEŞKÜR,
Geçen yıla,BILDIR diyorlar bizde.