Faydalı Bilgiler
CEVİZ VE FAYDALARI
İnsan beyni ile yeşil kabuklu cevizin yapılarını incelersek tüylerimizi diken diken edecek bir gerçekle karşılaşırız.. Yeşil kabuk kafa deri...sine, tahta kabuk kafatasımıza, cevizin zarı beyin zarımıza ve meyvesi beynimize benzeyen bu yapının tüm meyveler arasında gümüş iyonu içeren tek meyve olmasıda beynimizle olan inanılmaz bağlanyıtı gözler önüne serer. Çünkü bu gümüş iyonuna ihtiyacı olan tek organ beyindir…
Minyatür beyin görünümündeki Ceviz beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını ihtiva eden tek meyvedir ve Asyada beyin gıdası olarak kabul edilir.
Ceviz; fosfor, kalsiyum, potasyum ve demir açısından zengin bir besin maddesidir. Dolayısıyla zihin yorgunluğunu giderici, kemik ve dişleri güçlendiren, kas rahatlatıcı etkisi ve kansızlığa çözüm getiren bir besin kaynağı olarak oldukça önemlidir.
RADYOLOJİ DOKTORUNUN ÖNERİLERİ
SAĞLIĞIMIZLA İLGİLİ ÖNEMLİ TAVSİYELER
*Telefona SOL kulağınızla cevap verin.
*Günde 2(iki) kere kahve içmeyin.
*SOĞUK su ile hap almayın.
*19 'dan sonra YEMEK yemeyin.
*Tükettiğiniz YAĞLI gıdaların miktarını azaltın.
*Sabahları daha çok, akşamları ise daha az SU için.
*Cep telefonu BATARYA'ları ile mesafenizi uzak tutun.
*UZUN süre kulaklık takmayın.
*Gece 10 sabah 06, en ideal uyuma saatleridir
*Uyku öncesi İLAÇ aldıktan sonra hemen uzanmayın.
*Şarjınız SON çizgiye indiğinde,yani çok çok az bir şarz seviyesinde iken telefona cevap vermeyin, zira yaydığı radyasyon 1000 kat fazladır.
*Zira sağlığımız arabamızdan daha önemlidir.
*****************************************************
DOMUZ GRİPİ
GRİP
İçin bir ''eski zaman öyküsü''... önemli
yorum sizlere aittir.....
Muhtemelen ilaç kartelleri tarafından yaratılan ''DOMUZ GRİBİ'' enfeksiyonuna karşı yoğun bir ''ilaç ve aşı'' kampanyasının yürütülmekte ve bunların karlarına kar katmak için, bu içinde ne olduğu belirsiz ''AŞI'' yı hükümetler aracılığıyla pazarlama peşlerinde oldugu bu günlerde,yayılması en kolay hastalık olan ''GRİP'' ile ilğili bu küçük ama önemli, eskilerin bazı rahatsızlıklar için ne gibi doğal careler bulduğunu bize, hatırlatan, ders alınabilecek öykü belki bir nebze yardımcı olabilecektir......
1919 Yılında dünyada 40,000 kişi gripten öldüğünde, bir Doktor bir cok ciftçiyi griple mücadelede yardım amacıyla ziyaret eder.Bir cok ciftçi ve ailesi Grip kapmıştır ve bir coğu ölürler.....
soğan hasatı
Doktor ziyaretlerine devam eder ve bir süprizle karşılaşır, ziyaret ettiği bir ciftçi ve ailesi cok sağlıklıdır.
doktor böyle olabilmesi için aileye herkesden farklı ne yaptıklarını sorar ve cevaben ciftçinin hanımı odaya, bir tabak içine soyulmamış bir ''SOĞAN'' koyduklarını söyler.
güvecte soğan bastı
Doktor buna inanmaz ve bu soğanların bir tanesini alır labaratuvarda mikroskop altına koyarak inceler. Soğan içerisin de grip virüsünü görür. Soğan açıkca grip virüsünü absorbe etmiş. Bu sayede de aile sağlıklı kalmıştır.
kızarmış soğan
Bu öyküden alınacak ders bir miktar soğan almanız ve evinizin odalarına yerleştirmenizdir. Ne olduğunu görmek için bunu denemek lazım.
Eğer o sizi ve sevdiklerinizi hastalıktan ve gripten korursa ne güzel buna rağmen grip olursanız daha yumuşak ve uysal geçer.
Bunun için Evinizden ve Sofranızdan soğanı eksik etmeyiniz.
SOĞAN
İçin bir atasözü vardır. Onu da hatırlatalım
Soğanı sabah kendiniz yiyin.
Öğlenleyin dostunuza yedirin.
Akşam düşmanıza yedirin........
etli soğan dolması
Soğanın FaydalarıKur'an-ı kerim'de sarmısakla birlikte soğan da anılmaktadır.
1. Soğanda bol miktarda A, B ve bilhassa C vitamini, bol fosfor, iyot, kükürt gibi vücuda pek yararlı, besleyici maddeler, antibiyotik vazifesi gören esanslar ve hazım artırıcı maddeler bulunur.
2. C vitamini yönünden zengin olduğu için soğuk algınlıklarına karşı vücudu korur.
3. B vitamini yönünden de zengin olduğu için yorgunluğu giderir, bedene canlılık kazandırır.
4. Soğan kuru ve yaş halde bulunur, her ikisi de faydalıdır.
5. Soğan çiğ yenmelidir. İyi çiğnenirse hazmı kolay olur.
6. İştah açar.
7. Bol idrar söktürür, vücutta birikmiş su ve üreyi dışarı atar. Fazla yemek tuzu kalbe zarar verir ve vücutta çok su tutar. Böylece tansiyon da artar. Soğan ise, su ve üre yanında fazla tuzu da dışarı atar. Bu özelliğinden ötürü, romatizma, mafsal iltihabı, idrar tutukluğu, vücudun herhangi bir boşluğunda su toplanması, kande üre ve tuz miktarının artması gibi hallerde soğan çok faydalıdır.
8. Damar sertliğini önler, varsa zamanla geçmesine yardımeder, kilo verdirir, şişmanlığı giderir.
9. Böbrek taşını ve kumu döker, yeniden teşekkül etmesini önler.
10. Sinirleri teskin eder, zihin yorgunluğunu, uykusuzluğu giderir. Bütün salgu bezelerini çalıştırarak; sinir zaafiyetini, zihin yorgunluğunu, kalp çarpıntısını, ruhi sıkıntı ve bunalıma çok fayda verir.
11. Uykusuzlukta; soğan ezilir, üzerine bir miktar tuz ekilir, geceleri lapa halinde alın ve şakaklara konulur.
12. Yanıklarda; soğan halkalar halinde kesilir, üzerine haif miktarda tuz ekilip sarılır. Su toplanmasını önler, ağrıyı alır.
13. Kalbi kuvvetlendirir. Koroner damarları genişletir.
14. Prostat bezesini normal çalıştırarak bozulmasını, sertleşmesini önler.
15. Baygınlığı geçirir.
16. Bol kükürt, iyot ve silisi ise kanı temizler. Böylece cildin taze kalmasını, sivilcelerin geçmesini, ekzamaların zamanla iyileşmesini sağlar.
ELMA 'NIN FAYDALARI
1.Böbreklerin temizlenmesine yarar,
2.Baş ağrısına iyi gelir,
3. kolesterolü düşürür,
4.Yüksek tansiyonu düşürür,
5.Kan şekerini kontrol altında tutar,
6.Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir,
7.Uykusuzluğa iyi gelir,
8.Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar,
9.Elma + kereviz/maydanoz yorgunluğa iyi gelir,
10.Elma+kızılcık suyu veya elma+ananas+üzüm suyu gribe iyi gelir,
11.Elma+armut suyu kabızlığa iyi gelir
---------------------- SİGARA'NIN ZARARLARI
Sigara Tiryakileri için Kanserden Koruyan Sebzeler
Araştırmalara göre sigara içenler sigaranın kanser yapıcı
etkisinden sebze yiyerek korunabileceğini belirtiyor.
SOĞAN,
KARNIBAHAR,
LAHANA,
KARALAHANA,
BROKOLİ
ve benzer sebzeler, sigara tiryakilerinin kanserden
korunmasına yardımcı oluyor. Bilim adamları
sigarayı bırakanlar ve içmeye
devam edenlerin özel yararı bulunan bu sebzeleri
mutlaka
tüketmelerini öneriyor.
Sigarayı bırakmak isteyenler dikkat! En doğal yöntem…
Üstelik garanti gibi… Profesör Doktor Saraçoğlu’nun
verdiği formül şöyle;
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, sigarayı bırakmak
isteyen ve türlü yöntemler deneyen tiryakilere
Türkiye’de yetişen bir bitkinin çayını tavsiye etti.
İşte o formül:
“Bir tatlı kaşığı karabaşotunu bir su bardağı
suda 3 dakika
hafif ateşte kaynatıp içiyorsunuz.
Gün atlayarak bu çayı içmelisiniz.
Bir gün durup bir gün içilmeli.”
Aktarlarda da bulunabilen ve Türkiye’de
yetişen
karabaşotunun dünyanın hiçbir yerinde
aynısının
bulunmadığını sözlerine ekleyen İbrahim
Saraçoğlu, çay yapmaya vakit olmayan
ya da yolculuktaki durumlarda
şu öneriyi yaptı: “Karabaşotunun saplarından
5-6 tane yanınızda bulundurun.
Bunları çiğneyebilirsiniz. Yutmanızda da
herhangi bir sakınca yok.”
.”Sigara bağımlılığına neden olan,
sigarayı bırakmayı zorlaştıran ve
akciğer kanserine neden olan gen
bulundu.
Bilim adamlarından oluşan üç ayrı ekip
tarafından yapılan araştırmalarda, sigara
bağımlılığına neden olan, sigarayı bırakmayı
zorlaştıran ve sonuçta akciğer kanserine
neden olduğu düşünülen bir gen bulundu.
Hem anne hem de babasından bu geni alan
bir kişinin akciğer kanserine yakalanma riski,
bu geni almayan bir tiryakiden
yüzde 80 daha fazla.
Bu gene sahip olan tiryaki, olmayana göre günde
iki sigara daha fazla içiyor ve sigarayı bırakması
çok daha zor.
“Sigara 5 bin 700 yıldır insanoğlunun hayatında var.
Dünyaya yayan ise tanıdık bir isim
Sigarayla insanoğlu 5 bin 700 yıl önce tanıştı.
İlk zamanlar tören ve büyü yaparken kullanılan tütün,
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfinin ardından
tüm dünyaya yayıldı. “
HEM AMERİKA’YI HEM SİGARAYI KEŞFETTİ
15. yüzyılın sonlarında ise Kristof Kolomb,
Amerika kıtasını keşfettiğinde Amerika yerlilerinin
“Tobaccos” adını verdiği bir bitki yaprağını sararak
yakıp dumanını içlerine çektiklerini ve bu dumanın
insana keyif verdiğini gördü. Kolomb, faydalı olur
düşüncesiyle bu bitkinin tohumlarını alarak denizciler
vasıtasıyla diğer ülkelere yayılmasına neden oldu.
Daha sonra tüm dünyaya yayılan tütün bitkisi
yetiştirilip ilk olarak küçük tesislerde daha sonra
ise kurulan büyük fabrikalarda sigaraya dönüştü
Tiryakiler dikkat! Taksi, otobüs, dolmuş, uçak, tren ve
vapurlarda sigara yasak!
Teklifin kabul edilen maddelerine göre, kamu hizmet
binalarının, koridorları dahil olmak üzere her türlü
eğitim, sağlık, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence
ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan
binaların kapalı alanlarında sigara içilemeyecek.
Taksi hizmeti verenler de dahil olmak üzere,
kara yolu, demir yolu, deniz yolu ve
hava yolu toplu taşıma araçlarında sigara içme
yasağı getiriliyor. Yapılan bir araştırma, nargilenin sigaradan onlarca kat
zararlı olduğunu gösterdi.
Fransız bilim adamlarının bir araştırması nargilenin
sigaradan onlarca kat daha fazla zararlı olduğunu gösterdi.
Fransa’nın tütün karşıtı çalışmalarıyla bilinen kurumu
OFT’nin, devlete bağlı bir laboratuvarda,
üç tip nargile üzerinde yaptığı araştırmalardan
elde ettiği verilere göre, nargile içince 15-52 sigaradan
alınan miktarda karbonmonoksit, 27-101 sigaradan
alınan miktarda da katran açığa çıkıyor.
OFT’nin raporuna göre nargile, kapalı ortamlardaki
hava kirliliğinin de en önemli kaynağı.
- Sigaranın korkunç bilanço
Doç. Dr. Kılınç her yıl sigaradan 100 bin kişinin
hayatını kaybettiğini, önlem alınmadığı takdirde
bu rakamın 250 bine kadar çıkabileceğini söyledi.
Bu 100 bin kişinin içinde 17 bininin hiç sigara içmeden
öldüğünü kaydeden Kılınç, buna pasif içiciliğin
buna olduğunu söyledi. Özel ve kamu kuruluşlarında
kapalı mekanlarda sigara içmeyi engellemeye
yönelik kanun taslağını desteklediklerini belirten Kılınç,
bu sayede gençlerin sigaraya başlamasının
engellenebileceğini söyledi.
Sigarayı bırakmak sorun değil kişi için çözüm yoludur.
Öyle yada böyle her bağımlı sigarayı bırakmalıdır.
Aksi halde çevremizdekilere en önemliside çocuklarımıza
kötü örnek olmamalıyız. Sigaranın bırakılmasıyla beraber
her hedef daha kolay görünecek ve her seferinde yanan
1 tek sigaradan çıkan zehirin ve bu 4000 zehirden
40 ının yarattığı hastalığın önlenmesi sağlanacaktır.
Sürekli pasif içici olarak bulunan çocukların ve
bebeklerin sigara içimiyle zatürree ve bronşit gibi
alt solunum yolları enfeksiyonlarına yakalanma
ihtimalinin çok olması nedeniyle zehrin yani
sigaranın bırakılmasıyla sadece kendimize değil
çevremizdekilerede büyük iyilikler yapmamıza
vasıta olacaktır.
Sigarayı bırakmak için hiç vakit kaybetmemek
gerekir.
Zararın neresinden dönülürse güzellikler
o kadar çabuk yakalanır.
Daha iyi bir hayat için sigarayı bırakarak
ciğerlerinize
saf ve temiz nefes çekmeliyiz buna herkes
gibi sizinde
ihtiyacınız var.Buda unutulmamalıdır ki her yıl
bebek ölümlerinin yüzde 10 u sigaradan dolayı
gerçekleşmektedir.
Sigara birtek sağlık değil onun yanında
hayatınızdanda
vakit çalmaktadır. İçilen tek bir sigara
yaşamınızdan
yaklaşık 12 dakika çalar.
Sigara içmeyenler içenlerden daha çok yaşadığı
bilinmektedir.
Sigarayı uzun süre içenlerin neredeyse yarısını
öldürdüğü
kabul ediliyor.
Sigara kullanımı bir nevi hızlı yada yavaş intihara
teşebbüs etmektir.Sigarayı bırakarak cebinizede
büyük ölçüde kar sağlayabilirsiniz.Mesela günde
1 paket sigara içmekten
kazanacağınız parayla yılda 1000 dolarlık bir hediye
alabilirsiniz.
Sigara içmek sefil bir alışkanlıktır. Ve yaşamınıza
stres katan, zarar veren,maddi manevi ve hatta
sağlığınızla oynayan bir dost gerçek dostunuz
değildir.
Sigara insanın dostu değil ancak düşmanıdır.
Bunları unutmamalıyız. Bırakmak için asla
çok geç değildir…
SİGARA VE PASİF İÇİCİLİK
Sigara bir tek
bağımlıların değil
içmeyenlerinde
korkulu rüyası.
Yapılan araştırmalara göre sigara
içmeyen kişiler içenlerin yanında
durdukları sürece pasif içici olarak
zarar görmektedir.Ve bu kişilerin
kalp hastalığı ve kanser riski
taşıdığı tesbit edilmiştir.
Sigara içenlerin evde eş ve
çocukların,iş yerinde iş
arkadaşlarının ve diğer
kişilerinde sağlığıyla oynadığı
ve sağlığıyla
oynadığı hayatlarını tehlikeye
soktukları açıkça ortadadır.
Yapılan tetkiklerdede
ABD de yılda ortalama
53.000 kişi sadece sigara
içenlerin
yanında durup pasif içici
olarak
görünen insanların öldüğü
belirlenmiştir.
Sigaranın zararları
saymakla
bitmezken sadece içenler
değil içmeyenleride
zararlarıyla hasara uğratıyor.
Sigara ,puro yada pipo
kullanan
insanların yanında duran
kişiler
hem tütünün çıkardığı
dumandan,
hemde içen kişinin çıkardığı
dumandan soluyarak
zehirlenmektedir.
Bu olay nedeniyle yılda
binlerce
pasif içici kişi dumanın
verdiği
önemli zararlardan ötürü
rahatsızlanarak ve
zehirlenerek
hayatını kaybetmektedir.
ABD deki bir üniversitede
yapılan araştırmada sigara
dumanını
pasif içici olarak maruz kalan
kişilere ciddi boyutta tehlike
yarattığı ıve bu tehlikeden
ötürü
hücrelerin yaralanan
bölgelere
gitmekte zorluk çektiğini,
yaraların iyileşmesine yardımcı
olan fibroblast hücrelerin
sigara dumanından
etkilenerek yapışkan bir hal
alarak hareket etmekte
güçlük
çektiklerini işlevliklerini
kaybettiğini
ileri sürmektedir.
Fareler üzerinde yapılan
deneylerdede bu açıkça
görülmektedir. Bilim adamları
fareler üzerinde 5 mm.çapında
yaralar açarak sigara dumanı
olmayan ortamda yaşayan
farelerin
7 gün sonra yaralarında
yüzde 95 oranında iyileşme
görülmüştür.
Pasif içici olarak görülen
farelerin ise yaralarının aynı
zaman içinde
yüzde 85 civarında iyileştiği
saptanmıştır.
KANSERİN ÖLÜMÜ MUTLAKA OKUYUN!
ASRIMIZIN EN KÖTÜ HASTALIĞI İÇİN HER BİLGİNİN ÖNEMİNE İNANDIĞIMDAN ELİME GELEN BU MAİLİ HERKESE GÖNDERİYORUM.
Buğday çimi ekiniz ve yiyiniz, Buğday şırası yapınız ve içiniz.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya'da içtikleri Buğday şırası geliyor.
Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi Pakistan'daki Hunzakut Prensliği'nde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar. Türkiye'de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.
Ödemiş'le Salihli arasında, binbir efsaneye konu olmuş Bozdağ'ın eteklerinde cennet gölcük kıyısında kanseri yenen, bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile sohbetimiz sürüyor.
Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır.
Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır.
Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir.
Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan 'laetril' içermektedir.
Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)
Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri....
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.
- İsterseniz tarif edeyim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur.
Üzerine 3 bardak su klorlu olmamak şartıyla ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın ise günde 3 kez şıra alınır.
Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir.
O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz 'laetril' buğday çiminden başka nelerde bulunur?
Çünkü anlaşılıyor ki, 'laetril' kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri...
Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye'de en kolay laetril'e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika'daki ilaç sanayinin maşaları bu 'laetril' adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika'da satılan 'laetril' bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD'ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
'Kanserin Ölümü' adlı kitabında Manner, laetril ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acı badem ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye'de acı badem ve kayısı çekirdeğinin sıkça tüketildiği yerlerde resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının az olduğuna inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan'a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut'ta şimdiye kadar hiç kanser olayına rastlanmadı.
Hanzakut'un özelliği temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...
- Dünyada bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz alternatif tedavilerin bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız?
- Önceliği bağışıklık sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir.
Bağışıklık sistemi konusunda Alman doktor Issel'in tüm beden tedavisi bugün bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır.
Başarılı bir yöntem: Tüm beden tedavisi
- Tüm beden tedavisi nedir?
- Joseph Issel de bizim gibi kanseri lokal bir hastalık olarak değil, tüm vücudu ilgilendiren sistemik bir hastalık olarak ele alıyordu.
Ona göre vücutta sürekli olarak kanser hücreleri ürüyor fakat sağlıklı bir bağışıklık sistemi bu hücreleri hemen tahrip ediyordu.
Issel'in bir diğer tedavi yöntemide, ayda bir olmak üzere, özel olarak muamele görmüş bir kolibasil aşısı olan Pyrifer ile ateş şoku tedavisi idi.
Bu yöntemle hastadan bir miktar kan alınıyor, bunu ozon oksijen birleşim ile karıştırarak yeniden hastanın damarından enjekte ediyordu.
Binlerce kanser hastası bu yöntemle iyileşmişti.
Eski Sovyetler'de, şimdiki Rusya'da bu yöntem halen kullanılıyor.
Dr. Serap KIRMIZI
Uludag University
Faculty of Science and Arts
Department of Biology
16059 Gorukle/Bursa TURKEY
KANSERİN ÖLÜMÜ MUTLAKA OKUYUN!
ASRIMIZIN EN KÖTÜ HASTALIĞI İÇİN HER BİLGİNİN ÖNEMİNE İNANDIĞIMDAN ELİME GELEN BU MAİLİ HERKESE GÖNDERİYORUM.
Buğday çimi ekiniz ve yiyiniz, Buğday şırası yapınız ve içiniz.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya'da içtikleri Buğday şırası geliyor.
Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi Pakistan'daki Hunzakut Prensliği'nde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar. Türkiye'de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.
Ödemiş'le Salihli arasında, binbir efsaneye konu olmuş Bozdağ'ın eteklerinde cennet gölcük kıyısında kanseri yenen, bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile sohbetimiz sürüyor.
Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır.
Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır.
Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir.
Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan 'laetril' içermektedir.
Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)
Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri....
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.
- İsterseniz tarif edeyim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur.
Üzerine 3 bardak su klorlu olmamak şartıyla ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın ise günde 3 kez şıra alınır.
Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir.
O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz 'laetril' buğday çiminden başka nelerde bulunur?
Çünkü anlaşılıyor ki, 'laetril' kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri...
Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye'de en kolay laetril'e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika'daki ilaç sanayinin maşaları bu 'laetril' adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika'da satılan 'laetril' bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD'ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
'Kanserin Ölümü' adlı kitabında Manner, laetril ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acı badem ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye'de acı badem ve kayısı çekirdeğinin sıkça tüketildiği yerlerde resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının az olduğuna inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan'a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut'ta şimdiye kadar hiç kanser olayına rastlanmadı.
Hanzakut'un özelliği temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...
- Dünyada bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz alternatif tedavilerin bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız?
- Önceliği bağışıklık sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir.
Bağışıklık sistemi konusunda Alman doktor Issel'in tüm beden tedavisi bugün bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır.
Başarılı bir yöntem: Tüm beden tedavisi
- Tüm beden tedavisi nedir?
- Joseph Issel de bizim gibi kanseri lokal bir hastalık olarak değil, tüm vücudu ilgilendiren sistemik bir hastalık olarak ele alıyordu.
Ona göre vücutta sürekli olarak kanser hücreleri ürüyor fakat sağlıklı bir bağışıklık sistemi bu hücreleri hemen tahrip ediyordu.
Issel'in bir diğer tedavi yöntemide, ayda bir olmak üzere, özel olarak muamele görmüş bir kolibasil aşısı olan Pyrifer ile ateş şoku tedavisi idi.
Bu yöntemle hastadan bir miktar kan alınıyor, bunu ozon oksijen birleşim ile karıştırarak yeniden hastanın damarından enjekte ediyordu.
Binlerce kanser hastası bu yöntemle iyileşmişti.
Eski Sovyetler'de, şimdiki Rusya'da bu yöntem halen kullanılıyor.
Dr. Serap KIRMIZI
Uludag University
Faculty of Science and Arts
Department of Biology
16059 Gorukle/Bursa TURKEY
KANSERİN ÖLÜMÜ MUTLAKA OKUYUN!
ASRIMIZIN EN KÖTÜ HASTALIĞI İÇİN HER BİLGİNİN ÖNEMİNE İNANDIĞIMDAN ELİME GELEN BU MAİLİ HERKESE GÖNDERİYORUM.
Buğday çimi ekiniz ve yiyiniz, Buğday şırası yapınız ve içiniz.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya'da içtikleri Buğday şırası geliyor.
Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi Pakistan'daki Hunzakut Prensliği'nde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar. Türkiye'de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.
Ödemiş'le Salihli arasında, binbir efsaneye konu olmuş Bozdağ'ın eteklerinde cennet gölcük kıyısında kanseri yenen, bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile sohbetimiz sürüyor.
Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır.
Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır.
Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir.
Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan 'laetril' içermektedir.
Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)
Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri....
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.
- İsterseniz tarif edeyim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur.
Üzerine 3 bardak su klorlu olmamak şartıyla ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın ise günde 3 kez şıra alınır.
Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir.
O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz 'laetril' buğday çiminden başka nelerde bulunur?
Çünkü anlaşılıyor ki, 'laetril' kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri...
Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye'de en kolay laetril'e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika'daki ilaç sanayinin maşaları bu 'laetril' adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika'da satılan 'laetril' bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD'ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
'Kanserin Ölümü' adlı kitabında Manner, laetril ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acı badem ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye'de acı badem ve kayısı çekirdeğinin sıkça tüketildiği yerlerde resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının az olduğuna inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan'a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut'ta şimdiye kadar hiç kanser olayına rastlanmadı.
Hanzakut'un özelliği temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...
- Dünyada bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz alternatif tedavilerin bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız?
- Önceliği bağışıklık sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir.
Bağışıklık sistemi konusunda Alman doktor Issel'in tüm beden tedavisi bugün bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır.
Başarılı bir yöntem: Tüm beden tedavisi
- Tüm beden tedavisi nedir?
- Joseph Issel de bizim gibi kanseri lokal bir hastalık olarak değil, tüm vücudu ilgilendiren sistemik bir hastalık olarak ele alıyordu.
Ona göre vücutta sürekli olarak kanser hücreleri ürüyor fakat sağlıklı bir bağışıklık sistemi bu hücreleri hemen tahrip ediyordu.
Issel'in bir diğer tedavi yöntemide, ayda bir olmak üzere, özel olarak muamele görmüş bir kolibasil aşısı olan Pyrifer ile ateş şoku tedavisi idi.
Bu yöntemle hastadan bir miktar kan alınıyor, bunu ozon oksijen birleşim ile karıştırarak yeniden hastanın damarından enjekte ediyordu.
Binlerce kanser hastası bu yöntemle iyileşmişti.
Eski Sovyetler'de, şimdiki Rusya'da bu yöntem halen kullanılıyor.
Dr. Serap KIRMIZI
Uludag University
Faculty of Science and Arts
Department of Biology
16059 Gorukle/Bursa TURKEY